Zanka

Kapitalist ekonomik düzen sadece ekonomiyle sınırlı kalmıyor. Tamam, liberalizm onun yönetim biçimi ama ekonomi ayağı kapitalizm, hepsine on basar. Bir kere her şeye sirayet edebilir. Kara bir duman gibi sinsi sinsi her yerde dolaşıp minik çatlakların içinden geçebilir. Öyle etkilidir ki insanların karakterlerine yön verebilir. Şahsen kapitalist karakterli birçok şahsiyetsizler tanıdım.

Sonra tantanayı, yalanı dolanı pek sever. Hırslıdır, tek gayesi hastalıklı bir takıntı haliyle kazanmaktır, gelenekleri bile yavaş yavaş değiştirir kapitalist.

Cenazeler gösteriş endişesiyle şölen havasına bürünebilir, cenaze evleri açık büfe restoranlara dönüşebilir. Restoran dediysem para vermiyorsunuz ama salya sümük ağlarken, kahrolup diz döverken bile bir şeyler tüketip bir şeyler öğütebilirsiniz. ‘’Ara da kapandı hani, bir düğün bir cenaze aynı tat ve lezzette yaşanıyor neredeyse…’’

Kapitalist boş durmaz, boş duranı da sevmez. Harca, tüket… Tüket de ne olursa olsun. Bir şey aklına gelmiyorsa oturduğun yerde gırtlağın vasıtasıyla tüket.

Bin çeşit satın alınacak mal ve emek, bunlar için para dökecek bir o kadar yöntem varken, tüketmek de ırgatlıktan farksız. Öyle burun kıvırmayın, bugün iyi bir tüketici kolay yetişmiyor. Ne zor iştir, herkesten daha çok efor sarf eder, tüketirken kendini de tüketir.

Sinoplu Diyojen gibi işin kolayına kaçıp ev niyetine küfede, eşya niyetine bir çanakla yaşamaz. Çocukların çeşmeden elleriyle su içtiğini görünce, ‘’Bu çanak da ne işe yarar ki’’ deyip, ondan da kurtulmuştur Kinik Diyojen. Ama soruyorum size, böyle yaşamak mı kolaydır, sabah kalkıp bugün ne alsam ne yesem ne giysem diye kafa patlatmak mı?

Diyojen çalışmıyordu bile. Oysa nasıl ve nerde kullanılacağı hakkında en ufak bir fikrinin dahi olmadığı janjanlı aletleri almak için sabah sekiz, akşam bilmem kaç çalışmalı kapitalist. Programlanmış bir robot gibi. Ve ne yazık ki aslında bir köle gibi.

Boyunduruğu daima kapitalizmin ellerinde, karasabanla tarla süren bir öküz gibidir kapitalist. Aylık geliri, ne yiyeceği ne giyeceği, hangi üründen ne kadar tüketeceği önceden bellidir. Herkes herkes gibidir. Tavır, usul, erkân; ahlak, namus; iyi, kötü; ibadet, maneviyat sürekli paranın peşinden koşan kapitalizme göre ayarlanır.

Mesela son iki yüz-üç yüz yıldır, uyanık olmak, ne olursa olsun kazanmak ve kazanmak için her türlü naneyi yemek, insanları sömürmek, aldatmak ideal ve zeki insanın tanımıdır. Hatta ahlak ve erdem bunu gerektirir. Uzatmaya gerek yok, kısa yoldan söylersek iyi olan kötü, kötü olan iyidir.

Cenaze evleri bile evrim geçirip keyfiyete göre şekil alıyor, ibadetin reklam niyetine kullanılması çok mu? Suçlayıp kınamıyorum, son derece normal karşılıyorum. Düzene uyulacaksa, ayrık otu olup göze batılmayacaksa, en fenası da radikal damgası yememek için olması gereken budur.

Kapitalizm tüketimi artırmak için bilimin her türünü kullanmıyor mu? Nano teknolojiden tutun, insan beyni ve algılayış biçimine göre mesajlar vererek, yedi yirmi dört ‘’Ne olur şunu da alın, bunu da alın! Siz bilmezsiniz, biz biliyoruz, ne kadar gerekli yarayışlı bir şeydir sizin için’’ diye reklam yapmıyor mu?

Bir insana kırk gün deli dersen deli olur misali al al al… Diye diye, o da bir noktadan sonra kendini satın aldığı eşya gibi görüp pazarlamaya başlıyor. Kıldığı namazı herkese ilan etmesi, yaptığı iyiliği cümle âleme duyurup ‘’Bakın, melek gibi bir insanım!’’ şeklinde haykırıp alkış beklemesi kapitalist düzende son derece gereklidir.

Rekabet çetin, bugün dincilik modaysa dindarmış gibi olup kendi reklamını yapacak hatta imanlılara bile parmağını sallayarak onları Allah’ın birliğine davet edecek. Yarın bir gün seküler gibi gözükmek moda olunca pragmatist davranıp şartlara göre dinciliği ve gösterişli ibadetleri rafa kaldıracak. Kapitalizmin sürekli değişen koşullarına ayak uydurmazsa saygı maygı bekleyemez çevresinden. Kimse iplemez onu. Rüzgâr ne tarafa eserse…

Kapitalizmin yıldızı o kadar parlaktır ki gözleri kamaştırıp her şeye hükmeder. Siyasal İslam’ın, sosyalizmin, milliyetçiliğin esamesi okunmaz. ‘’Bakmayın siz, sadece adları var. Hepsi rayından çıkmış, kapitalizmin gölgesinde evcilik oynar gibi ideolojicilik oynuyor.’’

Dikkat edin, ‘’Mış’’ gibi gözükmek esastır. Rotasından çıkmış meçhule giden kapitalizm gemisinden düşüp de engin denizlerde boğulmayın. Gerekli gereksiz tüketim olmazsa olmaz! Küfede yaşayan Diyojen de kim oluyormuş. Efendiniz; eviniz, eşyanız, arabanız, giysiniz… Hükümdar paranızdır. Siz ise bunların oyuncağı kölesisiniz.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
2