2020 Ağustos ayının sonlarında Uşak merkezli Gülen Cemaati soruşturması kapsamında, çevre iller dâhil olmak üzere yirmi sekiz kız öğrenci gözaltına alındı.
Savcının talimatıyla avukatlarıyla görüşmelerine izin verilmeden adliyeye sevk edildiler.
Daha sonra bu öğrencilerin gözaltında çıplak aramaya maruz kaldıkları meclis gündemine taşındı.
AKP Tokat Milletvekili ve Gurup Başkanvekili Özlem Zengin iddialara, "Meclisi terörize ediyorlar, çıplak arama yok. Altmış yıldır belki bu arama var. Avrupa'da, İsrail'de, ABD'de var." diyerek cevap verdi.
O gün bugündür çıplak arama var mı yok mu, onurlu namuslu kadın hangi süre zarfında, "Ey ahali! Bakın size ne anlatacağım, beni var ya, çırılçıplak soyup öyle aradılar.” demeli, bu konuyu cümle âleme bildirip itiraz etmelidir. Talimat üzerine hamile kalınır mı, insan biyolojisi tepeden gelen emirle, belirlenmiş bir süre zarfında hamile bırakmaya ve gebe kalmaya müsait midir, bunları tartışıyoruz.
Özlem Zengin'in çıplak arama yok açıklamasını okuduğumda aklımdan şunlar geçti:
Acaba dedim, Sayın Zengin çıplak arama lafını duyunca, sekiz yaşındaki bir çocuğun insan türünün ne biçimde çiftleştiğini öğrenmesi üzerine allak bullak olması misali dağıldı, bu meseleyi kabullenemedi mi? Yoksa dedim, gerçekten çıplak arama diye bir şey olmadığını mı düşünüyor?
Üçüncü bir ihtimalse sadece, "Yok efendim çıplak falan böyle şeyler, ne münasebet." Tarzı bir çıkış yaparak partisini koruma içgüdüsüyle mi hareket ediyor?
Çünkü konu gözaltı, konu tutsaklık... Evlerin bayramdan bayrama açılan süslü salonlarında, pastalı börekli icra edilen AKP kadın kolları toplantıları değil.
Zengin'in çıplak arama yok çıkışının ardından sosyal medyada, “Var, bize de yapıldı!” sesleri yükseldi. Sonrasında Özlem Zengin'in, “Onurlu ve ahlaklı kadın bir sene beklemez. Bir kadını çıplak arayacaksın, dakikasında bundan rahatsızlığını beyan eder.” Şeklinde açıklaması geldi.
Onurlu ve ahlaklı bir kadının mutlak bir tarifi var mıdır? Bu tür kadın seçimden seçime, yıldan yıla değişir mi, yoksa sabit mi kalır bilmiyorum ama bu sözler pek çok kadının onuruna dokunmuş olmalı.
Hanımefendinin geçmişte katıldığı programlarda yaptığı açıklamalara göz attığımda ise onda bir Melih Gökçek havası hissettim.
Sanki Gökçek gibi sosyal medyada aktif olma, konuşulma, olumlu ya da olumsuz fark etmez gündemde kalma merakı var.
Sorulara verdiği cevaplar, karşısındaki insanı ikna eden, mantığa yatkın cevaplar değil de aman cevap işte, partimi şey etmiyor, bilakis onu aslanlar gibi savunuyor, verdim yanıtı oldubitti türünde.
Mesela, Alevi köylerine niçin cami yapılıyor sorusuna verdiği cevap şu: “Çünkü Aleviler camide ibadet etmek istiyor.”
Bakınız meseleyi nasıl kestirip atmış ve dahi bir mesele varsa bile kökünden çözmüş, sonsuza dek gündeme gelmemek üzere karanlık kuyulara gömmüş.
Yine 2020 yılının Aralık ayında şöyle bir açıklama yapmış: “Eğer Türkiye'de seçme ve seçilme hakkının gerçek manada kullanılmasından bahsediyorsak bunu hayata geçiren AKP'dir.”
Yeni yıl hanımefendinin yılı olacak. Oturup kalkıp onun açıklamalarını konuşup tartışacak, şahsından ibret alacak; parıldayan, gözleri alan dehasında aydınlanacağız.