Üzerinden bir ay geçse de hâlâ aklımda hâlâ zihnimi meşgul ediyor. HDP’den milletvekili seçilip TİP’e katılan gazeteci Milletvekili Ahmet Şık, Ruşen Çakır’ın programına konuk oluyor, sonra başlıyor anlatmaya.
Diyor ki: “…Ne Mansur Yavaş’ın ne Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı savaşında şansı yok. Çok net yani. Ben hayata soldan bakan, sosyalist tanımlayan biri olarak bu iki isme kesinlikle oy vermem mesela. Çünkü ben o kadar çaresiz değilim. Benim talep ettiğim şey iktidar değişiminden öte, iktidar değişiminin yaratacağı bir dönüşüm ve sistemin devamlılığı üzerine kurulu…”
Şık’ın sarf ettiği bu cümlelerden onun solcu olduğu, solculuğu sosyalistliği tüm hücrelerinde hissettiği, varlığının her zerresi bu ideoloji etrafında şekil aldığı, hayata bu pencereden baktığı için milliyetçi siyasiler, Meral Akşener ve Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı olamayacaklarını anlıyoruz. Aday olsalar da Sayın Şık onlara oy vermez ve böylelikle Cumhurbaşkanı seçilemezler. Ülkenin geri kalan kısmının pek de bir önemi yok. Onların oylarının da bir önemi yok çünkü Sayın Şık: “Çok net yani ne Mansur Yavaş’ın ne Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı savaşında şansı yok.” diyor.
Ardından konuşmasının devamında aniden muhafazakâr seçmen ve bu seçmenin olası istekleri aklına geliyor ve diyor ki: “Kemal Kılıçdaroğlu'nun Alevi olmasının Türkiye toplumu ve siyaseti için bir mesele olduğunu kavrayarak hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum. Hiç kimse iktidar oradan söz kurmaz, diye düşünmesin. Bakın bu öyle kötü bir iktidar ki bize her gün Madımak'ı yaşatabilecek bir iktidar."
Şahsı solcu olduğu için milliyetçi adaylara şans vermeyen Şık, birdenbire muhafazakâr seçmen ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğini masaya yatırıyor. Niçin biliyor musunuz çünkü takım olarak İmamoğlu’nu tutuyor. Karadeniz gezisinde Nagehan Alçı ve Ertuğrul Özkök ile poz verdiği için ona çok kızdığını fakat bunların düzeltilemeyecek hatalar olmadığını söylüyor. Ona göre aday İmamoğlu olmalı. Muhafazakâr vatandaşın Alevi Cumhurbaşkanına oy vermeme ihtimalinden dolayı değil, onun gönlünde yatan Cumhurbaşkanı İmamoğlu olduğu için.
Sırf İmamoğlu ismi üste çıksın diye Alevi diyor, Cumhurbaşkanı diyor, mesele diyor… Öyle ya Kılıçdaroğlu’nun Aleviliği ve bunun menfi bir şeymişçesine iktidar tarafından kullanılabileceğini bir Sayın Şık biliyor ve müthiş bir buluş yapmışçasına ona oy vermezler, bu tarafa, İmamoğlu’na bakın diye tencere tava dövüyor.
Muhafazakâr vatandaş da Sayın Şık’ın bu akıl dolu hamlesinden sonra diyordur ki solcu olan, solculuğu sosyalistliği tüm hücrelerinde hisseden, varlığının her zerresi bu ideoloji etrafında şekillenen; aydın, çağdaş ve laik Ahmet Şık Alevi de Alevi diye tutturuyorsa demek ki bir bildiği var, o bile benim muhafazakârlığımı bahane edip Aleviliği ötekileştiriyorsa ben niçin yapmayayım.
Ahmet Şık daha sonra CHP lideri Kılıçdaroğlu ile ilgili açıklaması için özür diledi. "Meramımı anlatamamışım. Anlatamadığım için Alevilerin travmalarını tetiklemeye yol açtığım için özür dilerim." dedi.
Bizim solcumuzun da sağcımızın da kafa yapısı, belden aşağı vurma alışkanlığı, şark kurnazlığı, sözde demokrasi neferi olup kendi fikri doğrultusunda ayrıştırıcılığı, tüm tavır ve tutumu bir. Yani diyorum ki etiketlerimiz ambalajlarımız farklı, muhteviyatımız aynı, aynı maddeden, aynı dünya görüşünden, aynı asgari ahlaktan meydana gelmişiz. Solcumuz da suni sağcımız da. İdeolojiler bahane, herkes kendi arzusunun peşinde koşuyor.
Eğer aydınmış gibi gözüken, göz önünde olan, yedi gün yirmi dört saat konuşanlar, mezhepçiliği kaşımaz, yol gösterme bahanesiyle insanları Alevi-Sünni diye etiketlemezlerse bu ülkede herkes Cumhurbaşkanı olur. Aynı anne babanın, aynı toprağın çocuklarıyız. Ayrımız gayrımız yok. Niçin olmasın?