Hatırlayın, 2017 yerel seçimlerine doğru ilerlediğimiz günlerde, Erdoğan, metal yorgunluğu var, diyerek parti teşkilatlarında yenilenmeye gitmiş ve belirlediği belediye başkanları arasında istifa furyası başlatmıştı.
Kimi itiraz etmeden istifasını sunmuş, kimi bunu istemeyerek hatta isyan ederek yapmıştı. İstanbul, Ankara, Niğde, Düzce, Bursa ve Balıkesir belediye başkanlarının istifa etmelerini, ayrılmamaları hâlinde neticenin ağır olacağını söylemişti.
İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş istifa ederken, “Adam yerine konmamak affedilemez.” demişti.
Balıkesir Belediye başkanı Edip Uğur istifasını açıklarken ağlamış, “Yolsuzluğumuz yok, usulsüzlüğümüz yok ama ailenize ve evinize kadar ulaşan tehditler katlanılacak bir durum olmanın ötesine geçmiştir. AK Parti’de siyaset yapma imkânımız ortadan kaldırılmıştır. Partimden ve belediye başkanlığı görevimden ayrılıyorum.” demişti.
Melih Gökçek ise “Bizden görünüp bizden olmayan içimizdeki fitnecileri helak et Yarabbi” şeklinde dua etmişti.
Yakın zamanda Berat Albayrak da istifa etti. Bunu, daha çok gündemin, siyasetin yazılıp tartışıldığı ciddi bir mecra olan Tivitır’dan değil de genellikle ergen yaş grubu ile popüler şarkıcı ve artistlerin kullandığı, ev hanımlarının sabah kahvesi yapıp süslü fincan fotoğrafları; kek, pasta, dantel örtülü klozet kapakları ve daha nice akla hayale gelmeyen, insanı dumura uğratan görsellerin paylaşıldığı bir sosyal medya türü olan İnstagram vasıtasıyla yaptı.
“At izinin it izine karıştığı, Hak ve batılı ayırt etmenin zorlaştığı böyle çetin bir zamanda bizlerin samimiyetine inanarak dua eden her bir vatandaşımızdan Rabbim razı olsun. Gaybı kalpleri ve hakiki niyetleri bilen mutlak güç sahibi Cenabı Allah bizleri Sırat-ı Müstakim’den ayırmasın. Sonumuzu hayreylesin… “ Yazarak istifa etti.
Sanki giderken ona verilen makamı itibarsızlaştırmak istercesine ve sanki bu şekilde tepkisini göstermek istercesine… Belli ki akrabalık ilişkisi zorla istifa eden belediye başkanları gibi açıktan açığa itiraz etmesine engel oldu.
Bu istifaları niçin arka arkaya yazdın derseniz, Erdoğan belediye başkanlarını saf dışı bıraktıktan sonra büyük şehirlerin belediyelerini kaybetti ve hızla düşüşe geçti.
Özellikle tekrarlanan İstanbul seçimine AKP’li vatandaş bile isyan etti. Bir ihtimalle doğrudan olmasa da dolaylı bir şekilde Albayrak’ın istifasını istedi. Çünkü gel dersem gelirsin, git dersem gidersin, ben ne arzu edersem o olur mantığıyla hareket eden Erdoğan, Süleyman Soylu’nun istifasını kabul etmemişti.
Bu önemli istifa ekonominin kötü yönetildiğinin, en önemlisi son derece kötü durumda olduğunun kanıtı. Cebi boş olsa da dolar on liraya dayansa da AKP’li vatandaşa bunu anlatmak oldukça güç.
Havuz medya büyük bir titizlikle refah seviyesinin yükseldiğini, yol yapıldığını; vatandaşın cep telefonuna sahip olmasını kanıt göstererek lüks içinde yaşandığını, bunu inkâr edenlerin ise nankör, kötü niyetli, dış mihrak maşaları, vatan millet düşmanı kimseler olduğunu söylüyor.
Basın ve yayın yoluyla sanrısal algılar yarattılar, bu araçlarla yığınları kontrol edip uyuşuk, düşünemeyen, akıl yürütüp yargıda bulunamayan türde insanlar türettiler. Fakat şimdi ortada yürütülemeyen bir ekonominin kanıtı olarak koskoca bir istifa var. Bunu nasıl açıklayacaklar.
Mali disiplin, kamu harcamalarının kontrol altına alınması, üretimin artması, işsizliğin azalması şu dönemden sonra söz konusu olamaz. Çünkü tüm bunlar AKP’nin varlığına, felsefesine hatta benimsediği kendine has dünya görüşüne ters fakat basın açıklaması yaparken süslü sözcükler. İşte o sözcükler asla karın doyurmuyor.