Zanka

Güzel organize oluyor hep birlikte hareket ediyorlar. Sanki kafa kafaya verip maaile bir liste hazırlamışlar, istekleri gerçekleştikçe bu da oldu deyip çentik atıyor, bir sonraki maddeye geçiyorlar.

Gericiler, Atatürk düşmanları, tarikatlar, bağnazlar bu aralar hummalı bir çalışma içindeler. Talandan mal kaçırır gibiler. Bu iktidar yerini savmadan taleplerimizi bir bir sunalım, kaçı gerçekleşirse kârdır, bunlar düşerse listedekileri gerçekleştirmek hayal olur, artık rüyamızda bile göremeyiz der gibiler.

Ayasofya tamam, şimdi sıraya İstanbul Sözleşmesi’ni koydular. Özellikle Abdurrahman Dilipak ve onun ardılları sosyal medyada sistematik bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nin reddedilmesi için uğraş veriyor, akıllarınca taraftar toplayarak bir nevi lobi çalışması yürütüyorlar.

İstanbul Sözleşmesi’nin resmi adı, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi. İstanbul’da imzaya açıldığı için bu adı almıştır ve kadına yönelik şiddet ile aile içi şiddeti engellemeyi amaçlayan uluslararası bir sözleşmedir.

Sözleşme sadece ev içi şiddeti değil işyeri, okul, karakol ve hapishanelerdekileri de yasaklıyor. Kültür, gelenek, din, töre ve namus gibi kavramlar şiddet için gerekçe gösterilemeyecek diyor.

Sözleşmeyi kırk altı ülke ve Avrupa Birliği ile birlikte biz de imzaladık, şimdi ise bu gerici güruh canla başla geri çekilmemiz için uğraşıyor. Kamuoyu yaratmaya çalışıp “Tehlikenin farkında mısınız, İstanbul Sözleşmesi aileleri yok ediyor.” Şeklinde sloganlarla taraftar toplama gayretindeler.

Diyorlar ki erken evlilik yapmış bir kadın kocasını şikâyet etse adamı içeri atıyorlar. Çocuk evlilik lafını kullanmıyor, dillere destan, anlatmakla bitmeyen hatta kelimelerin kifayetsiz kaldığı içler acısı suni bir mağduriyet resmediyorlar. Aynı zamanda şiddet kavramıyla da pek işleri yok. Sanki sözleşmenin maddelerini Deccal ile Dâbbe kafa kafaya verip yazmışlar, son kontrolünü de iblis yapıp sunmuş gibi bir hava yaratıyorlar.

Dayak yiyen işkence gören istismar edilen kadınları, çocukları asla dillendirmiyorlar. Üstelik bu sözleşme sadece kadınları değil, aile içinde şiddet gören fakat bunu gurur meselesi yapıp açıklayamayan erkekleri de kapsıyor. Onlar ise İslam dinine, aile kurumuna ters diyor başka şey demiyorlar. Sözleşme eşcinselliği koruduğu için toplumsal ahlak yerle bir olacakmış. Hatta sözleşme eşcinselliği özendiriyormuş, bunun yanı sıra bu sözleşme yüzünden bir sabah uyandığımızda kendimizi eşcinsele dönüşmüş olarak bulabilirmişiz. Oysa sözleşme şiddet mağdurlarının cinsel yönelim farkı gözetilmeksizin, yani o eşcinselmiş bu değilmiş denmeksizin korunmasını amaçlıyor. Zaten bu eşitlik vurgusu anayasada mevcut

Normal bir ses tonuyla değil, çileden çıkmış bir insan gibi bağıra çağıra sormak istiyorum:

Sizin aile yapınız nedir, nasıldır birader!

Sizin oralarda kadın dayağını yer, aile yapım bozulmasın diye mor gözle kırık kemikle bir köşeye mi siner!

İslam'ı zedeliyor dediğiniz sözleşme şiddet gören herkesi korumayı amaçlıyor. Sizin adette güçlü zayıfı ezer, zayıfın ise günah olmasın diye sesini çıkarmaması gerekir öyle mi!

Eşcinsel bir insan şiddet görüyorsa cinsel eğiliminden dolayı bunu zaten hakketmiştir, korunmasına hesabının sorulmasına gerek yoktur öyle mi!

Bir baba oğlu eşcinsel olduğu için onu öldüresiye dövebilir, anne psikolojik şiddet uygulayarak akla hayale gelmeyen eziyetlerde bulunabilir öyle mi!

Eziyet görsün dayak yesinler ki eşcinsellerin başına neler geleceğini cümle alem görsün, ibret olsun böylece toplum ahlakı topyekûn korunup kollanmış olsun öyle mi!

Kafanızda nasıl bir aile tasavvuru var birader!

Kadın yerini bilsin dediğiniz mevzuda kadının rolü en aşağılık muameleleri görse bile sesini çıkarmadığı bir rol mü! Şiddetin görmezden gelindiği normalleştiği bir aile mi!

Kol kırılır yen içinde kalır mı diyorsunuz!

Asil kadın kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyen kadın mı!

Ne istiyorsunuz? Ne için uğraş verip güya kamuoyu oluşturarak hükümete baskı yaptığınızın farkında mısınız!

Kadın çocuk hatta erkek şiddet görsün ama yargı bu işe karışmasın, insanlar aile içinde birbirini boğazlasın ama yeter ki aileler parçalanmasın, insan insanca onuruyla yaşamasın, isteyen istediği çocukla evlensin. Namusum için yaptım diyen indirim alsın, affedilsin, töremizde bu var diyen takdir toplasın, eşcinsel avına çıkılsın…

O zaman hiç kusura bakmayın, siz şiddeti savunuyorsunuz, siz kötülüğün yanındasınız!

Ve siz ki din elden gidiyor derken günahı allayıp pullayıp sevapmış gibi sunanlardansınız!



Bu içeriğe emoji ile tepki ver