Zanka

Tarikatlar başa bela olduğunda, menfi bir olay gerçekleştiğinde, birbirlerini bilmem hangi tarikatın bilmem hangi cemaatin emrinde olmakla suçlayan sağ partiler, bu yapılarla hep iç içe, kol kola oldular.

Erbakan’ın 1997 yılında başbakanlıkta verdiği iftar yemeğinin görüntülerini izliyorum. Sarıklı, cübbeli, saçı sakalı birbirine girmiş tarikat şeyhleri bir bir arabalarından inip konuta doğru ilerliyorlar.

Erbakan’ın öğrencisi olan, milli görüşçü gelenekle yetişen Erdoğan uzun zamandır ülkeyi yönetiyor. Gülen cemaatiyle bir küs bir barışık, inişli çıkışlı ilişkisini anlatacak değilim. Hâlâ yakın zamanda ülkenin başına gelen felaketin ceremesini çekiyoruz.

AKP’den ayrılıp Deva Partisini kuran, “Ankara’dan doğuya geçemeyenler, Bağlar’da Şemdinli’de, Cizre’de sokakta gezemeyenler bunu bilmez. Kürt meselesi vardır ve çözümün adresi siyasettir.” diyen Ali Babacan, muhafazakâr Kürtlerin oyuna talip olmuş, Güneydoğu’da hızla teşkilatlanmaya gitmişti. Malum bugünlerde Güneydoğu oy rezervi açısından zengin petrol kaynaklarına sahip Ortadoğu muamelesi görüyor. Tüm siyasi partiler Salı Pazarında ucuz iç çamaşırına hücum edip birbirinin elinden kapmaya çalışan kadınlar misali bu bölgenin oylarını kapma peşinde.

AKP’den, Erdoğan’dan şikâyet edip bize Erdoğan ve AKP’den farklı olarak nasıl bir siyaset sunacağını tam olarak açıklayamayan, “İkame partiyim.” diye bağıran aynı Babacan, 2020 yılında Yavuz Oğhan’ın sunduğu bir programa katılmış.

Yavuz Oğhan Babacan’a, herhangi bir tarikata üye misiniz sorusunu yöneltmiş. Babacan şu cevabı vermiş: “Hiçbir zaman olmadım. Benim annem babam hiçbir zaman olmadılar. Ailemde başka kimse olmadı. Yakın çevremi akrabalarımı söylüyorum. Çünkü biz açıkçası akla çok önem veriyoruz aile olarak.  Ben aklımı asla kimseye teslim etmedim. Bugüne kadar her zaman hür irademle hareket ettim.”

Sayın Babacan’ın verdiği bu cevaptan, tarikatları insanların hür iradelerini teslim alan, onları din kisvesi altında küçük kuklalara çeviren, onura ve gurura ters, akıl ile mantığa düşman yapılar olarak gördüğünü söyleyebiliriz. Çünkü şahsı akıl demiş, kimseye teslim etmem demiş, hür iradem demiş.

Aynı Babacan yakın zamanda içimizi yakan, telaffuz etmek istemediğim kara bir olaydan sonra tarikat yurtlarının kapatılması gerektiği tartışmalarıyla ilgili olarak: “Şunlar bunlar kapatılsın diyorlar. Bu ülkede kapatmak dışında başka bir çözüm önerisi yok mu? Devletin görevi gençlere kaliteli ve hesaplı yurtlar sunmaktır.” Şeklinde açıklama yapmış.

Yani diyor ki tarikat yurtlarını falan kapatamazsınız, kapatmamalısınız. Devlet daha çok yurt açar ama bu yurtların yanında tarikat yurtları varlığına devam eder.

Sayın Babacan 2020 yılında katıldığı programda uzun uzun ailesinin ve kendisinin hiçbir tarikata mensup olmadığını anlatıyor, annem babam diyor, akrabalarım diyor, aklımı kimseye teslim etmedim diyor, hür iradem diyordu. Peki, hür iradeye ve insan aklına düşman bu yapıların yurtlarını niçin savunuyor, kapatamazsınız diyor.

Kendi ailesi tarikatlardan uzak bir yaşantı sürerken, Enesler niçin tarikat yurtlarına gidiyor. Kendi ailesi basit halktan sanki soyluluk ünvanlıyla ayrı tutulmuşçasına üst tabakaya mensupken, baskı ile bu yurtlara gönderilen Eneslerin bir kıymeti yok öyle mi? Yoksa ailesi ve kendisinin tarikatlarla bir bağı bağlantısı var da duruma göre bir öyle bir böyle mi diyor. Bağlı olduğu siyasi silsilenin başında cübbeli, sarıklı, çember sakallı tarikat şeyhlerini başbakanlık konutunda ağırlayan Erbakan var.

Tarikat yurtları ne hukukidir ne ahlaki. FETÖ soruşturması kapsamında binlerce insan içeri girdi, binlercesi mağdur oldu, iş işten geçti, sonradan masum oldukları anlaşıldı. Güya avına çıktığınız, temizleyeceğiz dediğiniz yapı kat üstüne kat çıkıp yurt yapmış, burnumuzun dibinde çocuklarımızın kanıyla beslenmiş.

Tarikatlar bu ülkenin yüzlerce yıllık geleneğidir, yasaklarsanız yer altına iner deniliyor. Tarikat mensupları bir araya gelir, sohbetini törenini yapar, evet, bunu yasaklayamazsınız, yapsanız bile bir netice de alamazsınız fakat nasıl oluyor da devletin alanına girip kurumsallaşıyor yurt açıyor.

Yurtlar niçin kapatılmıyor, kapatılamıyor? Bu, laf kalabalığıyla hedef şaşırtmaktır, laf kalabalığıyla üstü örtülü tarikatçılık yapmaktır.

Melekler yoldaşın olsun gül yüzlü çocuk.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver