Zanka

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu TV 100 kanalında katıldığı programda : “Erdoğan’ın adaylığı için özel bir tartışma yapmayacağız. Tartışmalar artık geride kalmalı. Aday olmak istiyorsa buyursun gelsin. Başkaları tartışırsa ona bir şey diyemeyiz, en azından biz yapmayacağız. Sonbaharda seçim olabilir, soğukkanlılıkla sandığı bekleyeceğiz.” dedi.

Erdoğan Anayasaya göre erken seçim olmazsa üçüncü kez Cumhurbaşkanı adayı olamıyor. Kılıçdaroğlu sonbaharda seçim olabilir derken, erken seçim vurgusu yapıyor. Fakat benim anlamadığım şey şu: Niçin zamanında yapılacak bir seçimde Erdoğan’ın aday olamayacağı vurgusu yapılmıyor. Niçin hep erken seçim ve Erdoğan’ın adaylığı konuşuluyor.

Muhalefet dahi Erdoğan’a mahkûmmuşuz izlenimi veriyor. Ülke tek adamın istek ve arzusunun yansıra, oluşturulan kamuoyuyla yönetilmiyor mu? İtiraz sesleri yükseldiğinde elektrik tarifesi üzerinde değişikliğe gidilmedi mi? Kamuoyu oluşturulunca bilmem kimin canına kıyıp delil yetersizliğinden serbest bırakılan cani, tekrar içeri atılmadı mı, hayvanlara işkence edenler bulunup cezalandırılmadı mı? Genel geçer hukuk çerçevesinde değil; faraziler, itirazlar ve otoritenin keyfiyeti çerçevesinde yönetiliyoruz.

O halde gündemde tutulacak, altı çizilecek konular üzerinden bugününüzü ve geleceğinizi dizayn edilebiliyor, taraftar toplar, sosyal medyada gündem oluşturabilirseniz eliniz güçleniyor. Peki, o zaman niçin her fırsatta Erdoğan’ın aday olamayacağı dillendirilmiyor, bu önemli ayrıntı AKP’li vatandaşa hatırlatılmıyor, kamuoyu oluşturulmuyor?

Elbette erken seçim senaryosu üzerinde durulmalı, bu ihtimale karşı hazırlık yapılmalı fakat bunun üzerinde fazlaca durup hep Erdoğan’ın adaylığından bahsettiğinizde, seçim normal vaktinde yapılacak olsa bile zihinlerde yine Erdoğan’ın adaylığı beliriyor.

Muhalefet erken seçim ihtimalinin yanı sıra zihinlerde yer etmiş ve Anayasaya aykırı olan bu adaylık algısının üzerine gitmeli, Erdoğan’sız seçim tasvirini sık sık seçmene hatırlatmalı.

Kılıçdaroğlu’nun erken seçim olursa Erdoğan’ın adaylığı ile ilgili yaptığı açıklamayı okurken, aklıma 2002 yılında Erdoğan’ın durumu ve ardından yaşananlar geldi. Anayasa Mahkemesi Erdoğan’ın TCK’nın 312. Maddesinden mahkûm olduğu gerekçesiyle milletvekili seçilemeyeceği ve parti kurucusu olamayacağını hükme bağlamıştı. Hükümeti Abdullah Gül kurmuştu. Anayasanın 78. Maddesinde öngörülen değişiklikle Erdoğan için ara seçim yolu açılmıştı. Bu değişiklik CHP’nin oyları sayesinde gerçekleşmişti.

En büyük korkum tarihin tekerrür etmesi, CHP’nin demokrasi aşkını öne sürerek Erdoğan’a adaylık yolunu bir kez daha açması. Karşımıza çıksın onu yerle bir edeceğiz, yeneceğiz demek yerine, arada bir de olsa Erdoğan aday olamayacak desinler.

OYTUN ERBAŞ’A TAVSİYEM

Korona salgını yeni yeni başladığı zamanlarda, bilim insanı demeye dilimin varmadığı Oytun Erbaş, kendisine uzatılan mikrofona gözleri parlayarak, hafifçe gülümseyerek ve son derece ikna edici bir vücut dili kullanarak şunları söylüyordu: “Virüs daha çok sarı ırk, kısa boylu insanları tutuyor… Çin’deki gibi asla ağır bir salgın olmaz, on vaka olabilir, yirmi vaka olabilir… Asla hızlı yayılım beklemiyorum çünkü burada gen farkı çok önemli, biz karışık bir gen gurubuyuz.”

Bugünlerde ise “Eğer bu hükümet olmasaydı bizim öğretim üyesi olma şansımız yoktu.” Şeklinde açıklama yapmış. Yılbaşı kutlamayan, elinde kadeh gezmeyen adamlarız, demiş. Anladığım kadarıyla okurken ve iş hayatında çevresine uyum sağlayamamış, belli ki dışlanmış, ilişkilerinde problemler yaşamış biri.

Olabilir, hangimiz yaşamıyoruz ki. En azından hayatımızın bir döneminde mutlaka çevremizdeki insanlarla geçinemiyor, kendimizi iş arkadaşlarımıza kabul ettiremiyor, belki de onların nefretini topluyoruz.

Fakat sosyal alandaki kişisel başarısızlıklarımızı, kabul görememe hâlini tutup da siyasete bağlamıyor, AKP olmasa ben bu işe giremezdim, ey yılbaşı kutlayan zındıklar, ey dansöz seyreden günahkârlar, ey içki içen haramzadeler demiyoruz. Bu çıkışı psikolojik problemlerinden, beklediği önemsediği çevreden onay görememekten hatta aşağılık kompleksinden kaynaklanıyorsa mutlaka çözüm bulunabilir. Modern dünya psikolojimiz için bin bir çeşit seçenek sunuyor. Psikiyatristler, psikologlar, terapiler, meditasyon, yoga, nefes egzersizleri, çığlık terapisi, yaşam koçları vesaireler var. Fakat eğer bu çıkışı AKP’ye yaranmak suretiyle menfaat elde etme amacı güdüyorsa hiçbir tedavisi çaresi yok. Sadece umutsuzca geçmiş olsun derim o kadar.

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
1