Zanka

Markette kasiyer bir kız var. Sarışın, çocuk yüzlü, ufak tefek, oyuncak bebeklere benziyor fakat suratı hep asık, dudağında küskün bir ifade olan oyuncak bir bebek.

 

Çoğu zaman da öfkeli, diğer çalışanlarla konuşurken burnundan soluyor, bazen öyle kızgın oluyor ki açık teni iyice soluyor, gözlerini sonuna dek açıp dudağını kemiriyor. O an koltuğundan fırlayıp diğer çalışanların boğazına yapışacak diye korkuyorum. İşinden memnun değil, her şeyden nefret ediyor.

Fişimi alıp kasadan ayrılırken göz teması kurmaya çalışıp kolay gelsin, dedim. Katiyen benimle göz teması kurmadı, cevap da vermedi. Üç-beş kez daha kolay gelsin, deyip verdiği tepkiyi zihnimde listeledim. Her seferinde gözlerini kaçırıp başını hafifçe kaldırdığı omuzuna doğru döndü. Bana ne diyen küçük çocuklar gibi.

Sonra kolay gelsin, demekten vazgeçip başka bir şey söylemeye karar verdim. Bu kez iyi günler, dedim. Yine benimle göz teması kurmadı ama alçak bir ses tonuyla kesik kesik iyi günler, dedi.

Bir süre sonra zihnimdeki listeyi önüme açıp sonuçları karşılaştırdım. Kolay gelsin dediğimde belli ki sevmediği işinin hiç de kolay olmadığını haykırmak istercesine suskun kalıyor, cevap vermiyordu. İyi günler cümlesini ağız ucuyla da olsa cevap vermeye değer buluyordu.

Aman yanlış anlaşılmasın, genç kızı güler yüzlü değil, bana cevap vermedi diye suçlamıyorum. Çarpık düzeni, işsizliği suçluyorum. Üretim ekonomisinden uzaklaştık hizmet, sıcak para, turizm, inşaat sektörü ve ticaret üzerine kurulu bir ekonomik düzene mahkûmuz

Gençler işsiz, işi olanlar da istediği, eğitimini aldığı alanda çalışamıyor. Üniversite mezunu gençler marketlerin arasına sıkışmış sevimsiz apartmanlarda oturan asık suratlı şehir halkına kasiyerlik, garsonluk, inşaat işçiliği hizmeti veriyor. Öfkem genç kızın bu kapana sıkışıp kalmasına.

Dikkat edin, gerçek manada kimse bir şey üretmiyor, herkes birbirine sosyal medyadan bile olsa bir şeyler satmaya çalışıyor. Ben buna tüccar düzeni diyorum. Oysa her alanda az da olsa üretebilsek iş alanlarımız çeşitlenecek, işsizlik azalacak, isteyen istediği sektörde çalışacak.

GÜNLÜĞÜN GÜN YÜZÜNE ÇIKARDIKLARI

Tarihe ilgi duyanlara, tarih okumaktan zevk alanlara bir kitaptan bahsetmek istiyorum Kitabın ismi: Berber Bedri'nin Günlüğü. Mütercimi Prof. Dr. Hasan Yüksel.

Hayır, sıkıcı, akademik, kalın bir kitap değil. Orta kalıkta, oldukça ilginç bir kitap. Elimizde Osmanlı dönemiyle ilgili günlük hayata dair çok az veri var. Bu veriler Kadıların tuttukları kayıtlardan elde edilmeye çalışıldığı için davalara, suçlara ve bunlara verilen cezalara bakılarak sıradan halkın yaşamıyla ilgili bilgilere gerçek manada ulaşılamıyor. 

Tarihte bizim kültürümüzde, alışkanlıklarımız arasında Avrupa'da olduğu gibi günlük tutmaya pek rastlanmıyor. Avrupa'da kara veba döneminde, mezhep savaşlarının yaşandığı dönemlerde, hemen hemen her zaman okuma yazma bilen sıradan halk günlük tutmuş, böylelikle sosyal, kültürel hayat ve günlük yaşamın önemsiz gibi görünen yanlarıyla ilgili pek çok çıkarım yapmak mümkün olmuş.

Bizde ise okuma yazma bilen halk, başına iş geleceği, saray-padişah düşmanı ilan edileceği korkusuyla yazmaktan çekinmiş. Günlüğü tutan Dımışıklı (Suriyeli) Berber Ahmet Bediri isimli adam da yazdıklarını sıkı sıkıya saklamış, yıllar yıllar sonra günlük elden ele dolaşıp gün yüzüne çıkmış.

18. Yüzyılda o dönem Osmanlı'nın vilayeti Şam'da, halkın nasıl yaşadığı, bölgeye atanan paşaları (valileri) iç karışıklıkları, etin sütün fiyatını, hayat pahalılığını, şehirdeki hayat kadınlarının günden güne nasıl çoğaldığını hatta minareden atlayıp intihar edenleri bile yazmış. Çok hoş bir kitap. Okurken uyanık olmanız gerekiyor. Berber Bediri Şam'a atanan her paşaya önce iltifatlar düzüyor, sonra satır aralarında yaptığı yağmaları, hırsızlığı, haksızlığı, Müslüman olmayan halkın erkek çocuklarını kaçırıp nasıl zindanlara attığını, cami-han yaptırmak için halkın evlerinden sökülen taşları ve daha nicelerini sıralıyor. Ardından haklı sebepleri vardı bunlar normal şeyler demeye getiriyor.

Ben bu şekildeki ifadelerin korkudan kaynaklandığını düşünüyorum. Kişi günlük birilerinin eline geçerse devlet düşmanı olduğum düşünülür, başım belaya girer diye kendince tedbir almış.

 

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver