Zanka

Yıl 2022, Ağustos’un ilk günlerini yaşıyoruz. Tarihe not düşülsün. Şu günlerde en çok konuştuğumuz, gündemi meşgul eden şeyler, Rusya ile savaş hâlinde olan Ukrayna’da, Odessa’dan kalkan tahıl gemisinin İstanbul Boğazı’ndan geçmesi. Ve benim aklımdan geçenler: Dünyanın ne biçim bir yer olduğu ile dünyanın savaşta olan bir ülkenin tahılına muhtaç kaldığı.

Gündeme dair konuları yazmaya devam ediyorum. Çin-Tayvan gerilimi. Tayvan’ı anakaradan ayrılmış bir il olarak gören Çin, bizden ayrılmaya kalkışırlarsa savaş açarız diyor.

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelopsi’nin Tayvan ziyareti öncesinde Çin, Tayvan Boğazı’na savaş uçakları gönderiyor. Ziyaret sonrasında ise Tayvan yakınlarında derhal askeri tatbikat yapmak üzere hazırlıklara başlıyor. Ve benim aklımdan geçenler: ABD Tayvan’a özgürlük ve daha çok demokrasi götürmek için somut girişimlerde bulunacak mı? Elbette emperyalizm iyi bir şey değil fakat mutlaka yan seçip tezahürat yapacaksak Çin emperyalizmine mi, ABD emperyalizmine mi yapacağız? Tivitır ahalisi ilerleyen günlerde bu işe ne diyecek?

Gündeme dair üçüncü madde: Demet Akalın’ın kendisine getirilen şampanyayı elma suyuna benzeterek garsonun başından aşağı boşaltması. Ne yalan söyleyeyim aklımdan pek bir şey geçmiyor.

Ve bir gündem konusu daha, KPSS sınav iptal olmuş, ÖSYM başkanı görevden alınıp yerine bir başkası atanmış. Benim aklımdan geçenler sayfalara sığacak gibi değil, yine de derleyip toplayıp en azından bir çerçeveye sığdırarak yazmaya çalışayım. Acaba diyorum, soruları çaldırdılar mı, yoksa bizzat kendileri mi çaldılar? Çünkü bu olayın ardından daha çok CHP’liler, İYİ Partililer işe alınmayacaktı. En nihayetinde sorular karşı cenahın eline geçmedi, aile içinde kaldı.

Yazdıklarımı şöyle bir okudum da belki başa dönüp daha net şeyler yazmalıyım. KPSS yani Kamu Personeli Seçme Sınavı, daha da basit şekilde dile getirirsem, devlet kadrolarında çalışmak üzere atanacak memurlar için yapılan bu sınav, ilk olarak 2002 yılında gerçekleşti. O dönem ülkenin başında koalisyon hükümeti vardı ve başbakan Bülent Ecevit’ti.

Bu yıl yapılan sınava yaklaşık bir buçuk milyon kişi girdi. Bir buçuk milyon insan işe yerleşme, para kazanma, hayatını düzene koyma hayali kurdu.

Bir buçuk milyon yetişkin hatta bir kısmı otuzlu yaşlarında olan bu insanlar, sınavda başarılı olmak uğruna kitaplara, online derslere, özel derslere, dershanelere para harcadı.

Bazıları vakit bulamadığı için saat kurup gece yarısı çalıştı. Sadece para harcamadılar, aynı zamanda zamanlarını, umutlarını, sağlıklarını, mutluluklarını kısacası ömürlerini harcadılar.

Bin tane tatlı düş kurup yarım saat sonra ya olmazsa deyip bin tatlı düşü kendi elleriyle yıktılar.

Onlar her gün endişe denizinde kulaç atıp bir bilinmeze doğru ilerlerken ve artık ailemizin eline bakmayacağız diye umut ederken sorular çalınıyordu.

Onlar dirsek çürütüp canhıraş çalışırken birileri birtakım ince ayarlamalar yapıyordu. Zekâları pek ince olmasa gerek ki çalınan sorular kabak gibi meydana çıktı.

Bir buçuk milyon insanın kaderini tayin edenler başka hesaplar peşindeymiş. Beynimde yine şu cümle yankılanıyor. Soruları bizzat çaldılar mı, çaldırdılar mı?

Çünkü bu sorular ne Rus mafyasının işine yarardı ne CIA dönüp bakardı ne de Yahudi lobisi bu işe burnunu sokardı.

Dış güçleri elimizin tersiyle bir kenara itelim ki masa boşalsın. Zihnimiz berraklaşsın. Basit şekilde düşünelim, soruları çalmaya kim cüret edebilirdi? Solcular mı, komünistler mi, milliyetçiler mi? Gerçeği beş yaşındaki çocuk bile biliyor, boşu boşuna uzatıyorsun diyorsunuz. Geçmişte FETÖ eliyle çalınan soruların bugün yine çalındığı gerçek.

KPSS'yi iptal ettiklerine göre soruların çalındığını resmen kabul ediyorlar. Soruların çalındığını kabul ettiklerine göre elleri darda, epey güç durumdalar hatta zayıflamış, güçten düşmüş, bir deri bir kemikler.

Peki bunların hesabı sorulmayacak mı derseniz, AKP’nin iç işlerine, kendi aralarındaki çıkar savaşlarına bağlı derim. Bir çeşit aile içi özel mesele gibi. Bir de bu ailede pek çok dinamik mevcut. Tarikat dinamikleri, mezhepçilik, İhvan-ı Müslimincilik vesaire. Matruşka bebek misali, açıyorsunuz içinden bir daha çıkıyor. Son bebeği görme günümüz yaklaşıyor.

 

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver